Son zamanlarda yaşadığımız stresli dönemler, birçok insanın kendisini sorgulamasına ve sorumluluklardan kaçma hissini artırmasına neden oldu. Kimi insanlar birbirlerine karşı yükümlülüklerini yerine getirmekte zorlanırken, kimisi bu yüzden kendisini kötü hissediyor. Klinik psikolog Dr. Ayşe Yılmaz, bu kaçışın altında yatan nedenleri keşfetmek ve bireylerin kendilerini tanımaları için hangi adımları atmaları gerektiği üzerine önemli bilgiler paylaşıyor.
Dr. Yılmaz'a göre, birçok insan sorumluluk almanın getirdiği baskı ve kaygıdan kaçış yolları arıyor. Bu durum, özellikle günümüzün hızlı ve rekabet dolu ortamında oldukça yaygın. Kendi hayatlarını organize etmekte zorlanan bireyler, çoğu zaman önemli kararlar almaktan kaçınıyor ve bu da bireysel gelişimlerini olumsuz etkiliyor. Sorumluluk, pek çok insan için zorlayıcı bir yük olarak algılanıyor ve bu yükten kurtulmak amacıyla çeşitli yollar deneniyor.
Özellikle genç nesil, aile baskıları, eğitim hayatı ve sosyal beklentiler nedeniyle sorumluluk hissetmekten kaçınmaya daha yatkın. Bu da, bireylerin gelişim süreçlerini olumsuz etkileyerek kaygı, stres ve depresyon gibi psikolojik sorunlara yol açabiliyor. Dr. Yılmaz, ‘Kendimizi kaçırmak yerine sorumluluklarımızı kabul etmemiz gerekiyor’ diyerek, bu durumun altında yatan psikolojik dinamiklere dikkat çekiyor.
Kendini tanımanın, bireylerin sorumluluklarını kabullenmeleri konusunda en etkili yol olduğunu belirten Dr. Yılmaz, özgüven ve özsaygının artırılması gerektiğini vurguluyor. Kendinizi tanımaktan kastı, bireylerin yeteneklerini ve ilgi alanlarını doğru bir şekilde belirlemeleri. Bu, yalnızca kariyer açısından değil, kişisel gelişim açısından da büyük bir öneme sahip. Başarı, her bireyin kendi potansiyelini fark etmesiyle başlar. Sorumluluk hissinden kaçmak yerine, bireylerin kendi güçlü yönlerini keşfetmeleri ve bu yönleri geliştirmek üzerindeki hedeflerini netleştirmeleri gerekiyor.
Ayrıca, Dr. Yılmaz, insanlara kaçınma davranışlarını aşmak için çeşitli stratejiler öneriyor. Bunlar arasında; mindfulness (farkındalık) teknikleri, hedef belirleme, ve günlük tutma gibi yöntemler yer alıyor. Bu yöntemler, bireylerin stresli durumlarla başa çıkmalarına yardımcı olurken, aynı zamanda kendi iç dünyalarına dair daha fazla anlayış geliştirmelerine olanak tanıyor. Kendini tanımak, aynı zamanda bireyin sosyal ilişkilerini de olumlu yönde etkiliyor; zira kişi, kendi sınırlarını ve ihtiyaçlarını anladıkça, başkalarıyla olan etkileşimlerinde de daha sağlıklı ve yapıcı bir iletişim kurabiliyor.
Günümüzde sosyal medya ve dijital dünyanın getirdiği aşırı bilgi yükü, bireylerin kendi benliklerini keşfetmesini zorlaştırıyor. İnsanlar, sosyal medya platformlarında başkalarının hayatlarını gördükçe kendi hayatlarında eksiklik hissedebiliyor. Bu durum, kişinin kendini sorgulamasına yol açarak daha fazla kaçış davranışına sebep olabiliyor. Dr. Yılmaz, ‘Sosyal medya, dünya ile olan ilişkimizin bir yansımasıdır; ancak bunun sağlıklı bir denge içinde olması gerekir’ diyor. Bireylerin sosyal medya kullanımını dikkatli ve ölçülü yapmaları gerektiğini belirtiyor.
Sonuç olarak, sorumluluktan kaçmak, bireyin kendisine ve çevresine karşı olan yükümlülüklerini yerine getirmemesine neden olabilir. Kendini tanımanın ve sorumluluk almanın yollarını bulmanın, kişisel gelişim açısından büyük bir öneme sahip olduğunu vurgulayan Dr. Yılmaz, bu süreçlerin zorlu olabileceğini ancak sonunda kazanımın mutlaka olacağını belirtiyor. Sözlerini, ‘Sorumluluk, bizim büyümemizi ve gelişmemizi sağlayan bir fırsattır’ diyerek tamamlıyor.
Dolayısıyla, sorumluluk duygusundan kaçmak yerine onu kabullenmek, bireyin hem psikolojik hem de sosyal açıdan gelişmesine katkı sağlayacaktır. Kendi hayatını yönetme konusunda adımlar atan bireyler, hem kendileriyle daha barışık olacak, hem de çevreleriyle daha sağlıklı ilişkiler kurabilecekler.