Geçtiğimiz günlerde, özellikle sosyal medyada yankı uyandıran bir durum yaşandı. Yavuz adında bir hırsız, mahkemede kendisini savunurken "Bana benziyor ama ben değilim" diyerek dikkatleri üzerine çekmeyi başardı. Hırsızlık suçlamasıyla yargılanan Yavuz'un bu savunması, hem mahkeme salonundaki izleyicileri hem de sosyal medya kullanıcılarını güldürmeyi başardı. Fakat bu ilginç ifadeler sadece komiklikten ibaret değil; suçun ve cezaların toplum üzerindeki etkilerini de gözler önüne seriyor. Hırsızlık müessesesinde sıkça karşılaşılan bir durum olan 'benzerlik' meselesi, ceza hukukunda yer edinen çeşitli tartışmaları da gündeme getiriyor.
Yavuz, hırsızlık suçundan mahkemeye çıkarıldığında, içinde bulunduğu durumdan kaçınmak için ilginç bir yol seçti. Mahkeme salonunda, çeşitli güvenlik kameralarına yansıyan görüntülerin kendisine çok benzediğini kabul etti fakat orada bir yanlış anlama olduğunu savundu. "Bana benziyor ama ben değilim" diyerek hem kendi durumunu hem de benzerlik kavramının özgürlüğüne dikkat çekti. Bu durum, sanıkların sıkça başvurduğu bir tavır olsa da, olayı daha da ilginç hale getiren tarafı Yavuz'un "benzerlik" konusunu bu kadar net ifade etmesi oldu. Avukatı da Yavuz’un bu savunmasını destekleyerek, "Kameradaki kişi ile müvekkilim arasında sadece fiziksel benzerlik var. Ama bu, suçlu olduğu anlamına gelmez." diyerek durumu savunmaya çalıştı.
Yavuz'un davayı takip eden günlerde, yaşanan bu ilginç olayın toplumsal boyutu da dikkat çekici hale geldi. Sosyal medya kullanıcıları, Yavuz'un savunmasını mizahi bir dille yorumlarken, bazıları bu savunmayı "yaratıcı" olarak nitelendirdi. "Hırsızlık eğilimi, komiklikle birleşince ortaya iyi bir hikaye çıkıyor" diyerek olaya esprili bir bakış açısı getiren kullanıcılar, durumun ciddiyetini unutmamak gerektiğini vurguladı. Kirli savaşlar ve adalet arayışları arasında kaybolan gençlerin, bu tür durumları bahane ederek suç işleme eğiliminde bulunmalarının toplum üzerinde yarattığı tahribat da tartışma konularından biri. Yavuz’un durumu, elbette yalnızca bir sayı değil; her bir hırsızlık olayı, ardında farklı hikayeler taşır.
Hukuk sistemleri, adaletin temini açısından acaba gerçekten başarılı mı? Yavuz'un durumu, bu soruları gündeme getiriyor. Hırsızlık suçunun üst sınırı, toplum normlarına göre ne kadar esnek? Yavuz'un benzerliği bahane ederek savunması, kişisel ve toplumsel bağlamda önemli bir soru ortaya koyuyor: Suçlu kimdir? Adaletin sağlanması dileğiyle, tüm gözler Yavuz'un son duruşmasına çevrildi. Çünkü bu garip ama bir o kadar da düşündürücü duruşma, hem hukuki boyutta hem de toplumsal boyutta neleri doğuracağı merakla bekleniyor.